Benim Sitem

ZANDA BULUNMAK BİLGİ DEĞİLDİR

Kur’an, içinde tabii bilgiler ve sosyal bilgilerin pek çok dalından bilgiler barındırır. Coğrafyadan tarihe, sosyolojiden psikolojiye, botanikten fiziğe kadar birçok bilgi. Kur’an’da yer alan hikmet/zulüm ve fesadı engellemek için konulmuş yasa ve ilkeler; hukuk, ekonomi, sosyoloji ve psikoloji bilimlerinin bir bileşkesi olup bu bilimlerin temelini atar. Bilgi hayattaki en yüksek değerdir. Ve Sünnetullah/doğa yasaları ancak ve ancak bilgi ile yaratılmıştır. İnsanlar da Allah’ın bilgi ile yarattıklarını kendi yaptıkları bilim ile tanımaya çalışmaktadır.

Ve Ant olsun, onlara, bir bilgi ile anlatacağız; çünkü Biz uzakta olanlar değildik. (Araf, 7)

…Biz kesinlikle, kesin bilgi ile bilgilenmek isteyen toplum için âyetleri apaçık ortaya koyduk. (Bakara, 118)

Ve şüphesiz o (Kur’ân), kesin bilginin gerçeğidir. (Hakka, 51)

Ve hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme!.. (İsra, 36)

Hiç kuşkusuz onlara, inananlar için, bir kılavuz ve rahmet olarak, tam bir bilgiyle ayrıntılı olarak açıkladığımız bir Kitap getirmiştik. (Araf, 52)

O [Nuh]; “Ey Rabbim! Ben hakkında bilgim olmayan bir şeyi istemiş olmaktan dolayı sana sığınırım. Ve eğer Sen beni bağışlamazsan, bana merhamet etmezsen ben hüsrana uğrayanlardan olurum” dedi. (Hud, 47)

Şüphesiz göklerde ve yeryüzünde mü’minler için alâmetler; göstergeler vardır. Ve sizin yaratılışınızda ve türetip-yaydığı küçük- büyük tüm canlılarda da kesin bilgiyle inanan bir toplum için alâmetler; göstergeler vardır. (Casiye, 3-4)

Kişi bilgiden uzak düştüğü anda zanna yakalanır. Ve zann hakktan/gerçekten yana hiçbir şey kazandırmaz insana.

Oysa ki onların bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Onlar yalnızca zanna uyuyorlar. Zan ise “Hak”tan hiçbir şey kazandırmaz. (Necm, 28)

Ve eğer yeryüzündekilerin çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Çünkü onlar sadece “zann”a uyuyorlar ve sadece saçmalıyorlar. (Enam, 116)

…De ki: “Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.” (Enam, 148)

Ve kişi bilgiden uzak düşüp zannla hareket etmekle kendi kendini  kitler, mühürler. Gerçekleri göremez, duyamaz, bilgi ile söyleneni anlayamaz hale gelir.

Onlar, Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini damgaladığı/mühürlediği kimselerdir. İlgisiz, bilgisiz, duyarsız olanlar, onların ta kendileridir. (Nahl, 108)

Allah, onların kalpleri ve kulakları üzerine mühür vurmuştur; onların gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlar içindir. (Bakara, 7)

Peki, sen, kendi boş iğreti arzusunu ilâh edinen ve Allah'ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağı ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü; hiç düşündün mü? Artık Allah'tan sonra ona kim doğru yol kılavuzluğu yapaçaktır? Yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?” (Casiye, 23)

Özellikle bu ayetler yıllardan beri yanlış anlaşılmaktadır. Allah hiç kimseyi anlamaz, anlayamaz hale getirmez. Bunu kişi kendisine yapar. Casiye 23 yaradılışın bir bilgi üzerine olduğunu ve bilgi dışına çıkıp zanna saplananların kendi kendilerini kitlediklerini, mühürlediklerini anlatmaktadır. Yaradılış böyledir.“Allah’ın bir ilim üzerine kendisini saptırdığı” cümlesi yaradılışa ve Sünnetullah’a/doğa yasalarına işaret etmektedir. Bu yaradılışta bilginin dışında kalıp zanna saplananlar (boş iğreti arzularının peşinden gidenler) kendi yaptıkları ile kendilerini kitlemekte, mühürlemektedir. Böyle olmakla, bilgi ile söylenen sözler onlara uzaktan bir sesleniş gibi gelmektedir. Kişinin anlayamaz ve kavrayamaz hale gelmesinde Allah etken değil edilgendir. O yaradılışı programlamış bu programda da boş iğreti arzularının peşinden gidenlerin anlayamaz ve kavrayamaz bir hale gelmesini sağlayacak bir yaradılış sergilemiştir. Ayetlerde geçen “Allah onların kalpleri ve gözlerine mühür vurmuştur” ifadeleri bu ilk yaradılışa ve yaradılış kanunlarına işaret etmektedir.

Bu Allah’ın bilgice kuşatmasıdır.

Şimdi bilgiden uzak düşüp zanna saplanarak kuşatma altına girmeye iki örnek verelim:

1.Kur’an’ın Arapça okunması gerektiğini savunurken Türkçe konuşan bir kimse düşünün. Bu kimse karşısındakinin kendisini anlayabilmesi için Türkçe konuşması gerektiğini aklederken, Allah’ın bunu akledemeyeceğini zannetmekle Allah’a akılsızlık izafe etmekte, bu sebeple zannı ile kuşatılmakta ve kendi kendini mühürlemektedir, kitlemektedir. Bu kimse bu zannından kurtulmadıkça bilgi açısından bir ilerleme kaydedemeyecektir.

2.Birçok kimse görünmez bir takım varlıklara inanır.Oysa ki bilgi insanın beş duyusu ile algıladıkları (tabii bilgiler) ve akıl işleterek öğendiklerinden (sosyal bilgilerden) ibarettir. Kişi bu anlamda görmediği şeylere inanarak bilginin dışına çıkmış, zanna kapılmıştır ve kendi zannının kuşatması altına girmiştir.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol