Benim Sitem

PEYGAMBER VE ELÇİ ARASINDAKİ FARK

1. PEYGAMBER / NEBİ :

Peygamber olarak çevrilen kelimenin Arapça aslı “Nebi”dir.

Nebî sözcüğü, nebe'/haber sözcüğünden türemiş olup“muhbir/haberci" demektir.

Nebi kelimesinin haberci demek olduğu hususunda bir tartışma yoktur. Ancak burada haberciliğin kapsamının ne olduğunu belirlememiz gerekiyor. Kur’an’dan biliyoruz ki tüm nebiler/haberciler toplumlara gelmiştir, topluma gelmeyen bir nebi düşünülemez. O halde nebi sözcüğünün haberci anlamı, topluma haber veren anlamındadır. Nebiler, Allah'ın ayetlerini topluma ulaştıran habercilerdir.

2. ELÇİ / RASUL:

Elçi olarak çevrilen kelimenin Arapça aslı “Rasul” dür.

Rasûl sözcüğü, "herhangi bir şeyin parçası" anlamındaki r-s-l kökünden; bu da, bedevilerin deve sürülerini su başlarına parça parça salmasından gelir. Rasûl, "gönderilen/elçi" demektir. Vaz' edildiği ilk anlamına göre rasûl, "kendisini gönderenin, gönderiş amacına, haberlerine, bilgilerine uyan kişi" demektir. (Hakkı Yılmaz, Tebyinü’l Kur’an)

Peki Rasul kelimesinin topluma haber veren anlamı var mıdır?

Allah, meleklerden elçiler seçer, insanlardan da. Şüphesiz Allah, en iyi işiten, en iyi görendir, ellerinin arasında olanı ve arkalarında olanı bilir. Ve işler yalnızca Allah'a döndürülür. (Hacc, 75-76)

Bu ayete göre Rasul/elçi meleklerden de olmaktadır, insalardan da. O halde melek olan Rasullerin görev kapsamlarını belirlersek bu insanlar için de geçerli olacaktır. Çünkü her ikisi de Rasul’dür.

Öyleyse, Allah'a karşı yalan uyduran veya Âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? İşte onlara Kitap'tan payları erişecektir; sonunda elçilerimiz, canlarını almak üzere onlara gelince, "Allah'ın astlarından yakardıklarınız nerede?" derler. Onlar, "Onlar [yakardıklarımız] bizden sapıp ayrıldılar" derler ve inkârcı olduklarına, bizzat kendileri tanıklık ederler. (Araf,37)

Ve O [Allah], kulları üzerinde Kahir'dir [hükümranlığı sürdürür] ve O, sizin üzerinize koruyucular gönderir. Sonra da sizden birinize ölüm geldiği vakit elçilerimiz, hiç eksik–fazla yapmadan, onu vefât ettirirler. (Enam, 61)

Yoksa onlar, şüphesiz Bizim, onların sırlarını ve fısıltılarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Evet! [İşitiriz], yanlarında bulunan Elçilerimiz de yazıyorlar. (Zuhruf, 80)

Bu ayetlerde bahsedilen gerek can alan, gerek koruyucu, gerekse yazıcı olan elçiler meleklerdir. Bu melekler insan beyninde ve vücudunda görevli hücre ya da daha küçük oluşumlardır. Bu meleklerin görevi Allah’ın kendilerine verdiği emri yerine getirmektir. Her bir melek ne ile görevli ise bu emri yerine getirir bunun dışına çıkamaz. O halde insan Rasul’ün görevi de bundan farklı değildir. O da Allah’ın kendisine verdiği görevi yerine getirir. Bu görevler çeşitli olabilir:

O "Ben sadece, sana tertemiz bir delikanlı bağışlamam/bağışlamak için, Rabbinin Elçisiyim" dedi. (Meryem,19)

Meryem İsa’yı babası olmaksızın doğurmuştur. Meryem 19’daki Rasul/Elçi de, Meryem’in hamile kalması için gereken bilgiyi Allah’tan getirmiş bir elçidir. (Meryem'in tek başına hamile kalmasını sağlayacak olan şey bir bitki olabileceği gibi bir karışım da olabilir.) Rasul/elçi bu bilgiyi getirmiştir. Görüldüğü gibi burada topluma getirilen bir haber yok.

Ve andolsun ki, İbrâhîm'e de elçilerimiz müjde ile geldiler, "Selâm!" dediler… (Hud, 69)

Ve onun [İbrâhîm'in] karısı ayaklanmıştı, gülüverdi. Sonra ona İshâk'ı, İshâk'ın arkasından da Ya'kûb'u müjdeledik. (Hud, 71)

İleri yaşı sebebiyle çocuğu olmayan İbrahim ve eşi, elçiler tarafından İshak ve Yakub ile müjdeleniyor. Yani elçiler İbrahim'e çocuk haberi ile geliyor. Ancak görüldüğü gibi burada da topluma getirilen bir haber yok.

Yine aynı elçiler bu sefer Lut Peygamber’e gidiyor ve ona kavminin helak olacağı haberini veriyor. Bu sırada Lut toplumu elçilere sarkıntılık yapıyor. Bakalım Lut elçiler ile ilgili ne diyor?

Ve ne zaman ki elçilerimiz Lut’a geldiler, bunlar yüzünden o üzüldü, bunlar hakkında eli kolu bağlandı kaldı ve “Bu, müthiş bir gündür!” dedi.

Ve onun toplumu hızlıca ona geldiler. Onlar daha önce de çirkinlikler yaparlardı. O [Lut]: “Ey toplumum! İşte bunlar kızlarım. Onlar sizin için daha temizdirler. Gelin Allah’ın koruması altına girin, beni misafirlerim ile ilgili olarak rezil rüsva etmeyin. Sizden hiç aklı başında bir adam yok mu?” dedi. (Hud, 77-78)

Lut elçiler için “Bunlar Allah’ın elçisidir siz ne yapıyorsunuz” demiyor. Onların elçi olduklarını toplumuna karşı gizliyor ve onlardan “misafirler”  olarak bahsediyor. Çünkü topluma karşı habercilik görevi olan yani nebi olan Lut. Gelen elçilerin topluma karşı bir habercilik görevi yok. Onlar sadece Allah’ın kendilerine verdiği görevi yerine getirerek Lut'a haber getiriyor.

Meleklerden de elçi olur, insanlardan da demişti Hacc 75. Yukarıda örneklerle melek olan elçiler ile insan olan elçilerin görev kapsamlarının birbiri ile aynı olduğunu anlatmaya çalıştık. Yani nasıl ki melek elçilerin topluma haber getirme gibi bir görevleri yoksa, aynı şekilde insan elçilerin de topluma haber getirme gibi bir görevi yoktur. Dolayısıyla Elçi/Rasul, Allah tarafından çeşitli görevlerle görevlendirilmiş olabilir. Ve elçinin elçi olduğunu ancak, elçinin görevi sebebiyle irtibata geçtiği kişiler bilebilir.

3.SONUÇ

Aşağıdaki ayette de görüleceği üzere Rasul ve Nebi birbirinden farklıdır:

Biz senden önce hiçbir rasul ve nebi göndermedik ki, o bir şey tasarladığında/okuduğunda, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Hacc, 52)

Kur’an’da yer alan ve adları belirtilen elçilerin tamamı Nebi’dir. Toplumun önüne haberci vasıfları ile çıktıkları ve elçilikleri ortaya çıktığı için Kur’an’da isimleri zikredilmiştir. Hud peygamber, Lut peygamber, Salih, Şuayb ve diğerleri hep Nebi’dir.

Kur'an'da neredeyse tüm nebiler toplumlarına hitap ederken söze şöyle başlamıştır: “Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim” (Şuara, 16-107-125-143-178 v.s). Neden Rasul’üz/Elçi’yiz demişler, Nebiyiz/Haberciyiz dememişlerdir? “Marangozum” demek o kişiyi marangoz yapmaz,marangoz olmak için o işi yapmak gerekir. “Çiftçiyim” demek  kişiyi çiftçi yapmaz, çiftçi olmak için ekip biçmek gerekir. Tıpkı bunlar gibi “Nebiyim/Haberciyim” demek o kişiyi “Nebi/Haberci” yapmaz.“Nebi/haberci” olmak için Allah'ın ayetlerini topluma iletmek gerekir. “Biz elçileriz” diyen kişiler elçilik vazifesinin gereklerini yerine getirmişler ve elçiolmuşlardır. Bu sebeple de toplumlarına “Biz elçileriz” diyerek ne olduklarını bildirmekte aynı zamanda da Nebilik/Habercilik görevini hakkı ile yerine getirmeye çalışmaktadırlar.

Nebi kelimesinin Peygamber olarak çevrilmesi bizce sakıncalıdır. Farsça olan Peygamber kelimesinin ne anlama geldiği anlaşılmamaktadır. Nebi kelimesinin “Haberci” olarak çevrilmesinin çok daha yerinde olacağı kanaatindeyiz. Ayetleri nebi kelimesi yerine haberci kelimesini koyarak okursak aradaki fark daha net görülecektir. Bunu Hacc 52 ayetinde deneyebiliriz:

Biz senden önce hiçbir elçi ve haberci göndermedik ki, o bir şey tasarladığında/okuduğunda, şeytan onun düşünce ve dileği içine bir şey atmış olmasın. Ama Allah, şeytanın attığını siler, sonra kendi ayetlerini muhkemleştirir. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir. (Hacc, 52)

Sonuç olarak, elçi çeşitli görevlerle gönderilmiş olabilir. Eğer elçi topluma haber getirmiş ise Nebi’dir. Her Nebi Rasul’dür, ancak her Rasul Nebi değildir.

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol